Akciğer kanseri, diğer solid kanser türlerine göre daha sık olarak uzak metastaz yapar. Yaklaşık olarak kanser hastalarının %30'unda hayatlarının bir döneminde akciğer metastazı gelişir. Akciğer metastazına en sık sebep olan tümör grupları meme, prostat, akciğer, kolon kanserleri ve yumuşak doku sarkomlarıdır. Periferal yerleşimli akciğer metastazları genellikle semptomsuz seyrederken, santral yerleşimli metastazlarda öksürük, dispne, hemoptizi, vena cava superior sendromu ve disfaji gibi belirtiler görülebilir. Metastatik yayılım kansere bağlı ölümlerin önemli bir kısmını oluşturur. Sistemik tedaviler, yaygın metastatik hastalıkta primer tedavi seçeneği olarak kullanılırken, semptomların palyasyonunu sağlamak amacıyla lokal tedavi seçenekleri de düşünülebilir. Oligometastatik hastalık olarak adlandırılan sınırlı sayıda metastazı olan hastalarda lokal ablatif tedavi seçenekleri uygulanabilir. Bu tedaviler sayesinde hastaların semptomlarında iyileşme sağlanabilir, hastalığın kontrolü sağlanabilir ve yaşam süreleri uzayabilir. Stereotaktik radyoterapi, non-invazif bir yöntem olması nedeniyle günümüzde daha çok tercih edilen bir tedavi seçeneğidir. Stereotaktik radyoterapi, yüksek doz radyoterapinin küçük hacimli lezyonların tedavisinde kullanılmasıyla ortaya çıkmıştır. Gelişen teknoloji sayesinde ablatif radyoterapi farklı tümör gruplarının tedavisinde kullanılmaya başlanmış ve etkinliği artmıştır. Stereotaktik radyoterapi, akciğer lezyonlarının tedavisinde de kullanılabilir hale gelmiştir. Bu tedavi sayesinde akciğer lezyonlarında daha yüksek dozlar uygulanabilir ve daha yüksek kontrol oranları elde edilebilir. Sınırlı sayıda akciğer metastazının tedavisinde de stereotaktik radyoterapi kullanılabileceği düşünülmektedir.(AI)