Bu makalede, Ankara ve Moskova şehirlerinin Türk ve Rus öykülerinde nasıl ele alındığı incelenmektedir. Makale, edebiyat teorisyenleri Georg Lukacs ve Lucien Goldman'ın \"toplumdaki günlük hayatın edebi alana nakli\" düşüncesinden hareketle, yazarların yaşadıkları şehirlerin kültürel birikimi ve sosyal davranışlarıyla şekillendiğini vurgulamaktadır. Şehirlerin coğrafi yapısı, tarihi gelişmeleri, kültürel değerleri ve nüfus yapısı, şehirlerin kimliğini belirlemektedir. Ankara ve Moskova, Türkiye ve Rusya'nın başkentleri olarak önemli bir rol oynamaktadır. Her iki şehir de edebiyat eserlerinde sıkça yer almaktadır. Ankara, Türkiye'nin kalbi olarak nitelendirilmekte ve pek çok yazar tarafından öykülerine konu edilmektedir. Moskova ise Rusya'nın kutsal kabul edilen başkenti olarak çağdaş Rus öykülerinde sıkça yer almaktadır. Makalede, her iki şehrin coğrafi özellikleri, meydanları, sokakları, parkları ve diğer önemli mekanlarına vurgu yapılmaktadır. Ayrıca, Ankara'nın Cumhuriyet dönemindeki ruhu ve Moskova'nın mutlu bir geleceği simgeleyen ruhu da ele alınmaktadır. Ankara ve Moskova'nın edebiyattaki önemi ve yazarlar tarafından nasıl betimlendiği incelenmektedir.(AI)