Bu bölümde, kalp ve damar cerrahisi alanında kan koruma stratejileri üzerine bir çalışmadan bahsedilmektedir. Kalp cerrahisinin gelişimiyle birlikte yüksek miktarda kan transfüzyonu ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Açık kalp cerrahisinde kan kaybı ve transfüzyon gerekliliği arasındaki ilişki çeşitli çalışmalarla desteklenmiştir. Kan transfüzyonunun sıklıkla kardiyopulmoner baypasa bağlı olarak ortaya çıkan koagülopati, trombosit disfonksiyonu ve eritrosit hemolizi gibi komplikasyonlara yol açtığı belirtilmektedir. Kan transfüzyonunun yan etkileri arasında transfüzyon reaksiyonları ve transfüzyon ilişkili akut akciğer hasarı gibi ciddi komplikasyonlar da yer almaktadır. Kan ürünü transfüzyonunun mortalite ve morbiditeyi arttırdığına dair yayınların sayısının arttığı ifade edilmektedir. Bu nedenle, mümkün olduğunca kan ürünü transfüzyonundan kaçınılması gerektiği vurgulanmaktadır. Kan transfüzyonunun kesin endikasyonu hayatı tehdit eden kanamalardır, ancak kardiyak cerrahide kan ürünlerinin serbest ve fazla miktarda kullanımını destekleyen yeterli kanıt olmadığı belirtilmektedir. Son dönemlerde yapılan çalışmalarda düşük hemoglobin düzeylerinin iyi tolere edildiği gösterilmiştir. Bu nedenle, hastaların preoperatif dönemde değerlendirilmesi ve laboratuvar değerlerinin en uygun düzeye getirilmesi, ameliyat tekniklerindeki gelişmeler ve kan kaybını azaltacak ilaçların veya diğer teknolojik ürünlerin kullanımı gibi stratejilerin uygulanması önerilmektedir.(AI)