Yeniden doğuş anlamına gelen “Rönesans”, Orta Çağ’ın katı,
bağnaz, bilimden uzak, insan ruhunu dizginleyen uygulamalarına bir tepki olarak
ortaya çıkmış ve sanat da dâhil olmak üzere insanı ilgilendiren her alanda etkisini
göstermiştir. Bu alanlardan biri de müziktir. Müzik tarihi açısından değerlendirildiğinde
Rönesans’ta çokseslilik konusunda yaşanan gelişmeler oldukça önemlidir. Bu dönem içerisinde,
hız kazanan çoksesliliğe yönelik bazı teorik temellerin atılmış olması ve bu teorik
bilgilerden halen yararlanılıyor olmamız, bahsi geçen önem durumunu ortaya koyabilecek nedenlerden
yalnızca birkaçıdır. Çoksesliliğin yalnızca koro müziği ile sınırlı kalmayıp
çalgı müziğine doğru eğilim göstererek ivmelenmesi ve bu ivmenin yüzyıllar içerisinde gelişim
göstermesi bugünkü batı medeniyetine has müziğin ortaya çıkmasına katkı sağlamıştır.
Müziği polifonik yapıya taşıyan en temel unsur, kontrpuan tekniğinin ustaca ve yeniliklere
açık biçimde kullanılmış olmasıdır. Bu sayede her ne kadar ezgi odaklı bir müzik anlayışı
ağırlıkta olsa da dikey eksenin (armoni) varlığı ve etkisi keşfedilmiştir. Hatta Rönesans dönemi
eserlerinde, bugünkü sistematikle olmasa da üç sesli akorlar ve bu akorların birinci
çevrimleri kullanılmıştır. Dolayısıyla klasik batı müziği ile ilgilenen herkesin Rönesans ve Rönesans’ta
güçlenmiş olan çokseslilik konusunda az ya da çok bilgi sahibi olması gerektiği
düşünülmektedir.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :