Hemorajik şok, büyük kan kayıplarının dokulara yeterli
oksijen taşınmasını engellediği ve acil müdahale gerektiren bir durum olarak
özellikle travma vakalarında sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu tür şokta, kan
kaybı nedeniyle azalan intravasküler hacim, doku perfüzyonunu bozar ve hücresel
hipoksi, anaerobik metabolizma artışı ve sonuç olarak laktik asidoz gibi
komplikasyonlara yol açar. Şokun bu ciddi etkileri, zamanında ve uygun tedavi
yöntemleriyle kontrol altına alınmadığında yüksek mortalite oranlarına neden
olabilir. Hasar kontrolü resüsitasyonu yaklaşımı, bu süreçte kanama kontrolünü
hızlı bir şekilde sağlamak, kan hacmini geri kazanmak ve doku perfüzyonunu
korumak için izin verilen hipotansiyon ve hemostatik tedaviye odaklanır. Kan
ürünlerinin dengeli kullanımı ve sınırlı sıvı resüsitasyonu ile koagülopati,
asidoz ve hipotermiyi hedef alan bu tedavi stratejisi, travmatik kanamanın
yönetiminde önemli avantajlar sunar. Hemorajik şok yönetiminde son yıllarda geliştirilen
yenilikler, tanı ve tedavi süreçlerinin etkinliğini artırmayı hedeflemektedir.
Travmatik kanama durumlarında kanamanın kaynağını belirlemek için odaklanmış
travma ultrasonografisi ve bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme
tekniklerinin etkin kullanımı büyük önem taşır. Özellikle acil durumlarda,
odaklanmış travma ultrasonografisi göğüs ve karın bölgesindeki serbest sıvıyı
hızlıca tespit ederek kanama kaynağının belirlenmesinde kritik bir rol oynar.
Hızlı ve güvenilir sonuçlar sağlayarak önemli bir avantaj sunar. Ayrıca, izin
verilen hipotansiyon stratejisi, kanama kontrol edilene kadar kan basıncının
kontrollü bir şekilde düşük tutulmasını sağlayarak yeniden kanama riskini
azaltır. Hemorajik şokta hemostatik resüsitasyon, kan ürünlerinin dengeli bir
şekilde transfüze edilmesini ve antifibrinolitik ajanların (örneğin traneksamik
asit) erken dönemde kullanımını ve minimal sıvı tedavisi ile kanamayı kontrol
etmeyi içerir. Özellikle traneksamik asit, ilk üç saat içinde uygulandığında
mortaliteyi düşürmede etkili olup, kanamanın durdurulmasında önemli bir rol
oynar. Klinik değerlendirmede ise şok indeksi (nabız hızı / sistolik kan
basıncı), şiddetli kan kaybının bir göstergesi olarak kabul edilmekte olup ≥1.0
olan hastaların dikkatlice değerlendirilmesi ve yönetilmesi gerekmektedir.
Multidisipliner yaklaşım, modern hemorajik şok yönetiminde hasta sağ kalımını
arttırmada kritik öneme sahiptir.
Atıf Sayısı :