Akut yaşamı tehdit eden intravasküler volüm kaybının önde
gelen en önemli nedeni akut hemorajidir ve altta yatan sebep düzeltilinceye
kadar doku perfüzyonunu sürdürmek için agresif sıvı resüsitasyonu gerekir.
Hacim kaybı meydana geldiğinde, vücut kalp, beyin ve böbrek gibi en önemli
organların vasküler yataklarında perfüzyonu sürdürmek için çeşitli fizyolojik
düzenleyici yanıtları tetikleyerek tepki verir. Travmadan sonra önlenebilir ölümlerin çoğu kanama ile
ilişkilidir ve yaralanmadan hemen sonra meydana gelir. En fazla ölüm hastaneye
varmadan önce gerçekleşir. Travma ölümlerinin yaklaşık %25’i erken tıbbi ve
cerrahi müdahalelerle önlenebilir. Kanama kontrolü ve hemostatik resüsitasyonun
ön planda olduğu müdahaleler, hemorajik yaralanma ölüm oranını azaltmada
faydalı olduğunu göstermiştir. Kan ürünleri temin edilinceye kadar sıvı tedavisi
hemodinamik stabilizasyon için gereklidir. İntravenöz sıvıların uygulanması
tıpta en yaygın ve evrensel müdahalelerden biridir. Kristalloid solüsyonlar, en
sık tercih edilendir ve akut hemorojilere bağlı sıvı resüsitasyonlarında normal
salin (NS) ve laktatlı Ringer (LR) çok sık tercih edilir. Kolloidler, çok
sayıda klinik değişkene bağlı olarak kristalloidlere bir alternatiftir. Yeterli sıvı resüsitasyonu oluşmadan, doku hipoperfüzyonu
laktat üretimine ve metabolik asidoza yol açar. Hipovolemiye fizyolojik yanıt
uzun süreli doku hipoksisi tarafından bastırıldığında, miyokardiyal
kontraktilite baskılanır. Hipoksi ve asidoz periferik vazokonstriksiyonun
kaybına, inflamatuar mediatörlerin salınmasına ve hücresel apoptotik yolların
aktivasyonuna yol açar ve sonunda ölüme yol açar.
Atıf Sayısı :