Tümör immünolojisi, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine
karşı yanıtını inceleyen bir alandır. Kanser, dünya çapında önemli bir sağlık
sorunudur ve çocuklarda ve yetişkinlerde yüksek morbidite ve mortaliteye neden
olmaktadır. Kanser hücreleri, kontrolsüz büyüme yetenekleriyle normal dokulara
zarar vererek hastalığa yol açar. Bağışıklık sistemi, tümör hücrelerini
tanıyarak onları yok etmeye çalışır, ancak kanser hücreleri çeşitli
mekanizmalarla bağışıklık sisteminden kaçabilir. Bağışıklık sistemi, potansiyel tümör hücrelerini tanıma ve
yok etme yeteneğine sahiptir. Ancak bazı kanser hücreleri bağışıklık
hücrelerinin tanımasını engelleyen veya bağışıklık tepkisini baskılayan
mekanizmalar geliştirir. Bu bağışıklık kaçış mekanizmaları arasında antijen
kaybı, bağışıklık hücrelerinin etkisiz hale getirilmesi ve tümör
mikroçevresinin baskılayıcı hale gelmesi bulunur. Tümörlere karşı bağışıklık yanıtı hem doğuştan gelen hem de
adaptif bağışıklık sistemi tarafından oluşturulur. Sitotoksik T lenfositler
(CTL’ler), tümör hücrelerini doğrudan öldürebilir. Yardımcı T hücreleri ve
doğal öldürücü (NK) hücreler gibi diğer bağışıklık hücreleri de tümör
mikroçevresinde bağışıklık yanıtını destekler. Antikorlar, tümör hücrelerine
bağlanarak onların bağışıklık hücreleri tarafından yok edilmesini
kolaylaştırır. Kanser immünoterapisi, bağışıklık sistemini güçlendirerek
veya tümörlere özgü yanıtlar geliştirerek kanser tedavisini amaçlar. Monoklonal
antikorlar, tümör antijenlerine özgü olarak geliştirilmiş ve hedeflenen kanser
hücrelerini yok eden tedavilerdir. T hücresi tedavileri, tümörle savaşmak üzere
bağışıklık hücrelerini yeniden programlayarak etkinlik kazandırır. Bağışıklık
sistemi uyarıcı tedaviler de tümörlere karşı adaptif bağışıklık yanıtlarını
artırarak kanser tedavisinde umut vaat eden stratejilerdir. Sonuç olarak tümör immünolojisi, kanser hücrelerini hedef
alan tedavi yöntemlerinin geliştirilmesinde kritik bir rol oynar ve kanser
tedavisinin geleceğinde önemli bir yere sahiptir.
Atıf Sayısı :