Bu bölümde, gebelikte venöz tromboembolik hastalıkların ve tedavisinin ele alındığı belirtilmektedir. Gebelerde tromboemboli riskinin diğer kadınlara göre 4-5 kat daha fazla olduğu ve prevalansının 1000 gebelikte 0.5-2 olduğu ifade edilmektedir. Gebelikte tromboembolizm patogenezinde Virchow üçlüsünün önemli bir rol oynadığı belirtilmektedir. Venöz akımda azalma, endotel hasarı ve hiperkoagülabilite bu üçlünün bileşenleridir. Gebelikte tromboemboli riskini artıran faktörler arasında hareket kabiliyetinin azalması, diyabet, hipertansiyon, sigara içme, antitrombin 3 eksikliği gibi durumlar yer almaktadır. Gebelik sırasında koagülasyon sisteminde değişiklikler meydana geldiği ve bu değişikliklerin tromboemboli riskini artırdığı ifade edilmektedir. Gebelikte tromboemboli riskini artıran faktörler arasında çoğul gebelik, diabet, üriner sistem enfeksiyonu, hastaneye yatış, ileri yaş, obezite, varikoz venlerin mevcudiyeti gibi durumlar yer almaktadır. DVT'nin klinik bulguları arasında ağrı, şişme, kızarıklık, sıcaklık artışı ve hassasiyet artışı yer almaktadır. Pulmoner emboli varlığında ise dispne, hipotansiyon ve hemoptizi gibi belirtiler görülebilir. D-dimer seviyelerinin gebelerde yükselme eğiliminde olduğu ve bu nedenle tromboemboli tanısında faydalı olmadığı belirtilmektedir. DVT tanısında kompresyon ultrasonografisi ve magnetik rezonans venografi gibi görüntüleme yöntemleri kullanılabilmektedir. Gebelerde DVT tanısı için antikoagülan tedaviye başlamadan önce klinik muayene ve diğer incelemelerin yapılması gerektiği belirtilmektedir. Antikoagülan tedaviye başlamadan önce hastanın risk faktörleri de dikkate alınmalıdır.(AI)