Bu bölümde, kardiyopulmoner resüsitasyonun (KPR) etik ve hukuki yönleri ele alınmaktadır. KPR, beklenmedik bir anda vücut metabolizmasının durması sonucu spontan solunum ve dolaşımın gerçekleşmediği durumlarda uygulanan bir işlemdir. KPR, sadece dolaşımı geri döndürmekle kalmaz, aynı zamanda geri döndürülebilir nedenlerin düzeltilmesi için de zaman kazandırır. KPR yöntemi, tıbbi araştırmalar sonucunda sürekli olarak geliştirilmektedir. KPR'nin tarihi, 1740 yılında Paris Bilimler Akademisi'nin boğulan hastaları canlandırmak için ağızdan ağıza solunumu önermesiyle başlamıştır. Daha sonra ağızdan ağıza solunum ve kapalı kalp masajı birlikte kullanılmaya başlanmıştır. Amerikan Kalp Birliği, 1960'lı yıllarda KPR'yi onaylamış ve ilk eğitim programını oluşturmuştur. Uluslararası Liaison Committee on Resuscitation (ILCOR), KPR uygulamalarına kanıt düzeyi getirerek standartizasyon sağlamıştır. KPR'nin etik yönü, başarılı bir KPR'nin hayata geri döndürme potansiyeli olduğu gibi ölüm ve acı çekmeyi uzatabileceği gerçeğiyle de ilgilidir. Bu nedenle, KPR işlemi her zaman etik ve hukuki açıdan değerlendirilmelidir.(AI)
Atıf Sayısı :