Bu makalede, anksiyete bozuklukları ile beslenme arasındaki ilişki incelenmektedir. Anksiyete, tehdit eden veya geliştiren bir deneyim olarak tanımlanır ve çevresel veya fiziksel değişikliklere verilen bir tepki olarak ortaya çıkar. Anksiyete bozukluklarının etiyopatogenezinde beslenme, immün sistem, inflamasyon, mikrobiyota-bağırsak-beyin ekseni ve oksidatif stres gibi çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Son zamanlarda, beslenme müdahalelerinin psikiyatrik bozukluklarla ilişkisine odaklanılmıştır. Anksiyete, belirsizlik, korku, kaygı ve endişe gibi duygularla karakterizedir. Normal anksiyete bir korunma mekanizmasıdır, ancak anormal hale gelirse anksiyete bozukluğu olarak kabul edilir. Anksiyete bozuklukları, panik bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu, posttravmatik stres bozukluğu, fobik bozukluklar gibi çeşitli tabloları içeren bir grup hastalıktır. Anksiyete bozuklukları, bireyin yaşam kalitesini ve toplum sağlığını ciddi şekilde etkileyen psikiyatrik hastalıklardır. Beslenme, sağlığın korunması, büyüme, gelişme ve yaşam kalitesinin artırılması için gereken besinlerin yeterli ve dengeli bir şekilde alınmasıdır. Yeterli ve dengeli beslenme, besin öğelerinin gerektiği miktarlarda alınması ve vücutta uygun şekilde kullanılmasıdır. Dengesiz beslenme ise enerji ve besin öğelerinin gereksinimlerinin üzerinde veya altında alınması durumudur. Beslenme, anksiyete bozukluklarının tedavisinde önemli bir rol oynayabilir.(AI)