Son yıllarda kanser biyolojisi alanında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Kanser gelişimi ve ilerlemesinde rol oynayan moleküler hedeflerin belirlenmesi, yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine yol açmıştır. Bu bölümde, kanser tedavisinde kullanılan protein tirozin kinazlar ve bu kinazları inhibe eden ilaçların etki mekanizmaları hakkında bilgi verilmektedir.Protein tirozin kinazlar, kanser dahil olmak üzere birçok hastalığa özgü olan bir gen ailesidir. İnsan genomunda 90 tirozin kinaz geni bulunmaktadır. Bu genlerin 58'i reseptör tipi, 32'si ise nonreseptör tipidir. Reseptör tirozin kinazlar, hücre dışı ligand bağlayıcı bölge, transmembran alanı, juxtamembran bölgesi, kinaz alanı ve C-terminalinden oluşur. Bu reseptörlerin aktivasyonu, ligandın dimerizasyonu ve fosforilasyonu ile gerçekleşir.Protein kinazlar, adenozin trifosfatı substrat proteinler üzerindeki spesifik amino asitlere aktaran enzimlerdir. Bu kinazların fosforilasyonu, hücre büyümesi, farklılaşma ve ölüm gibi biyolojik işlemlerin aktivasyonuna yol açar. Kanser hücrelerinin özellikleri, reseptör tirozin kinazlarının sinyalleri ile ilişkilidir. Örneğin, insülin benzeri büyüme faktörü-1 (IGFR-1) reseptörü, hücre ölümü kontrol mekanizmalarının temel bileşenidir. Anjiyogenezin başlatılması da VEGF, PDGF ve FGF reseptörleri gibi reseptör tirozin kinazlar tarafından gerçekleştirilir.Reseptör tirozin kinaz inhibitörleri, tek bir reseptör üzerinden veya birden çok reseptör üzerinden etki edebilir. Bu inhibitörler, kanser hücrelerinin büyüme sinyallerini engelleyerek, hücre ölümünü teşvik eder ve metastaz yapma kabiliyetini azaltır. Bu nedenle, tirozin kinaz inhibitörleri kanser tedavisinde önemli bir role sahiptir.Sonuç olarak, protein tirozin kinazlar ve bu kinazları inhibe eden ilaçlar, kanser tedavisinde hedeflenmiş tedavilerin geliştirilmesine yardımcı olmaktadır. Bu tedaviler, kanser hücrelerinin büyüme ve yayılmasını engelleyerek, hastaların yaşam süresini ve yaşam kalitesini artırabilir.(AI)
Atıf Sayısı :