Göç, bireyin kendi isteği doğrultusunda ya da iradesi
dışında gerçekleşebilen bir yer değiştirme sürecidir ve ekonomik, siyasi,
sosyo-kültürel ve diğer çeşitli faktörlerin etkisiyle ortaya çıkmaktadır. Göç
eden bireyler, dil yetersizliği, bilgi eksikliği, sosyal güvenceden yoksunluk,
dışlanma ve sağlık hizmetlerine yönelik algı ve inanışlar gibi birçok etken
nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimde zorluklarla karşılaşmaktadır. Göç süreci, bireylerin yaşam koşulları ve beslenme
alışkanlıklarında önemli değişikliklere yol açmaktadır. Bu değişimler,
özellikle göç edilen bölgenin koşullarına bağlı olarak farklılık
göstermektedir. Kırsal alanlardan kentlere yapılan göçlerde, sağlıklı besinlere
erişimde yaşanan güçlükler bireylerin daha ucuz ve karbonhidrat ağırlıklı
gıdalarla beslenmesine neden olabilmektedir. Bu durum bireylerde beden kitle
indeksinin artmasına ve buna bağlı olarak kronik hastalıklara yakalanma
riskinin yükselmesine sebep olmaktadır. Zorunlu göç durumlarında yasal,
ekonomik ve sosyal kısıtlamalar, besin güvencesizliği ve malnütrisyon gibi
sorunlara yol açabilmektedir. Her iki durumda da bireylerin fiziksel ve
psikolojik sağlığı olumsuz etkilenmektedir. Bu durum, halk sağlığı açısından
öncelikli ele alınması gereken temel konular arasında yer almaktadır. Toplum sağlığını koruma ve geliştirme amacıyla, göçmenlerin
sağlık konusunda farkındalıklarının artırılması, bulaşıcı hastalıkların
yönetiminin etkin bir şekilde sürdürülmesi ve sağlık hizmetlerinin
sürdürülebilirliği büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, göçmenlerin sağlık
durumlarını iyileştirmeye yönelik müdahaleler, toplum sağlığının geliştirilmesi
ve eşitsizliklerin azaltılması adına stratejik bir gereklilik olarak ele
alınmalıdır.
Atıf Sayısı :