miRNA’lar, 18–25 nükleotid
uzunluğunda, kodlama yapmayan küçük RNA molekülleri olup mRNA translasyonunu
engelleyerek veya mRNA’yı yıkıma uğratarak transkripsiyon sonrasında gen
ekspresyonunu düzenlerler. İnsan genomunun önemli bir bölümünü işgal eden bu
moleküller; hücre bölünmesi, farklılaşması ve hücreler arası iletişim gibi
temel biyolojik süreçlerin düzenlenmesinde kritik roller üstlenir. İlk miRNA,
1993 yılında Candida elegans’ta keşfedilmiş ve sonraki yıllarda yapılan
çalışmalarla farklı canlılarda binlerce miRNA tanımlanmıştır. Bu küçük RNA’lar, doku gelişimi,
kök hücre biyolojisi, hücre döngüsü kontrolü ve apoptoz gibi süreçleri hassas
şekilde düzenleyerek organizmanın homeostazını korur. Ayrıca, miRNA’lar
eksozomlar, hücre dışı veziküller ve gap junctionlar yoluyla hücreler arası
iletişimde yer alır. Kanser, nörodejeneratif hastalıklar ve bağışıklık sistemi
bozukluklarında miRNA ekspresyonundaki bozukluklar hastalık mekanizmalarının
anlaşılmasında ve biyobelirteç veya tedavi hedefi olarak kullanılmasında önemli
fırsatlar sunmaktadır. miRNA’lar, gen ekspresyonunu
kontrol ettikleri için hastalıklarda erken teşhis ve tedavi stratejileri
geliştirmede öneme sahiptir. Gelecekte, miRNA’ların hedeflenmesine yönelik
biyoteknolojik gelişmeler, kişiye özel tıp alanında yenilikçi uygulamaların
kapısını aralayacak ve hastalıkların daha etkin yönetilmesini sağlayacaktır. Bu
bölümde miRNA’ların keşfi, biyogenezi ve çalışma mekanizması ile canlılarda yer
aldıkları önemli biyolojik işlevleri anlatılmıştır.
Atıf Sayısı :