Laparoskopik cerrahi, minimal invaziv bir yöntem olup, cerrahi tedavide giderek daha fazla tercih edilmektedir. Bu yöntemde, karın boşluğuna karbondioksit gazı verilerek şişirme yapılır ve laparoskopik aletler kullanılarak işlem gerçekleştirilir. Laparoskopik cerrahinin birçok avantajı vardır, bunlar arasında daha küçük kesiler, daha iyi kozmetik sonuçlar, daha hızlı iyileşme süresi, azalan ağrı, azalan morbidite, azalan yara enfeksiyonu, kısalan hastanede kalış süresi ve azalan sağlık bakım maliyetleri sayılabilir. Ancak, laparoskopik cerrahinin de riskleri vardır. Anestezi uzmanları, laparoskopik cerrahi tekniklerinin ve hastanın pozisyonunun etkilerini, pnömoperitonyum ile ilişkili fizyolojik değişiklikleri bilmeli ve hastaları ameliyat öncesinde ve sırasında, postoperatif dönemde en iyi şekilde stabilize etmek için dikkatli olmalıdır. İdeal gaz seçimi, insuflasyon için kullanılan gazın özelliklerine bağlıdır. Karbondioksit gazı, laparoskopide en sık kullanılan gazdır. Ancak, hiperkapni ve intravasküler embolizasyon gibi dezavantajları vardır. Laparoskopik cerrahi, pnömoperitonyumun neden olduğu patofizyolojik değişikliklere yol açar. Bu nedenle, anestezi uzmanları bu değişikliklerin farkında olmalı ve hastaları optimize etmek için gerekli önlemleri almalıdır.(AI)
Atıf Sayısı :